Şarkılarıyla aşkı en masalsı haliyle anlatabilen ve kalplerimize taht kuran isimlerden… İpek Açar, son günlerde yine yüreklerimize dokunan ipeksi sesiyle “Masal Kuşu” şarkısını seslendirdi.
Şarkının çok beğenilen klibi ile dikkat çeken Açar, Rumeli Kavağı’nda bir araya geldiğimiz çok keyifli röportajda tüm samimiyetiyle sorularımı yanıtladı; “Sevgiye, şefkate ve empatiye her zaman çok büyük ihtiyaç var hayatta. Aşkı, sevgiyi anlatan şarkılar söylemeyi seviyorum. İcra ettiğim mesleğe uygun yapıda bir insan değilim aslında çünkü pek fazla kuralına göre oynamıyorum” diye konuştu.
İpek Açar kendisini bir sanatçı olarak bize nasıl anlatır?
İnsanın kendini anlatması çok kolay bir şey değil, hayat boyu doğru anlaşılmak için uğraşıyoruz aslında ama sizin için deneyeyim… Ailesine çok düşkün, hayatta en önemli şeyin sağlık olduğunu düşünen, her zaman, her koşulda şükreden, müziği, insanları, hayvanları çok seven, sakin bir insanım. İcra ettiğim mesleğe uygun yapıda bir insan değilim aslında çünkü pek fazla kuralına göre oynamıyorum, polemik sevmem, kimseyle ters düşmeyi sevmem, çok fazla magazinde yer almayı sevmem, ama bu şekilde olmaktan mutluyum çünkü yapım böyle.
Yeni şarkınız “Masal Kuşu” müzikseverlerle buluştu. Romantik tarzıyla dikkat çeken bu şarkı nasıl ortaya çıktı?
Evet, şu aralar Masal Kuşu’nun heyecanını yaşıyorum. Sözleri Hakkı Yalçın’a, bestesi Ayla Çelik ve Serdar Aslan’a, düzenlemesi ise eşim Alper Kömürcü’ye ait. Aslı Gönül de sağ olsun bizi kırmadı ve vokal yaptı şarkımıza. Kendi şirketimiz Elma Şekeri Prodüksiyon’dan çıktı ve sevenlerimizle buluştu. O kadar güzel geri dönüşler aldım ki mutluluktan uçuyorum diyebilirim. Başarılar hep güzel bir ekip çalışmasıyla mümkün oluyor. Ben de emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür ediyorum klibimizi çeken Kemal Başbuğ’a, Seyhan Erdağ’a, Özgür Yüksel’e, Doğuş Subaşılar’a, Refik Sarıöz’e, Salim Koçyiğit’e. Arkanızda iyi bir ekip varsa o zaman gönlünüz rahat emekleriniz de güvende oluyor ve boşa gitmiyor. Bir de şans çok önemli tabi… Bazen her şey birbiriyle uyumlu oluyor Masal Kuşu da öyle bir şarkı oldu. Aşkın en güzel halini anlatan tam da şu günlerde ihtiyacımız olan enerji dolu bir yaz şarkısı oldu.
Şarkının çıktığı ilk günlerde düştünüz ve bağ dokunuz zedelenmesi yaşadınız… 15 gün yürüme yasağı süreci nasıl geçti?
Evet, nazar diyelim geldi geçti. Ama yürüyememek çok zordu tabi, hareket kabiliyetim çok kısıtlandı. Çok sevdiğim bir söz var “her insan bir engelli adayıdır” diye. Yarın başımıza ne gelecek bilmiyoruz o yüzden bu konularda hassas olmak lazım. Gelen tüm geçmiş olsun mesajlarına da çok teşekkür ediyorum. Sevilmek çok güzel bir şey.
Duygularını şarkılarıyla dinleyiciye çok romantik aktaran bir sanatçısınız. Aşk şarkılarını sizin için özel kılan nedir?
Aşk, sevgi çok güzel duygular hele hele beraberinde şefkat ve empati de varsa işte o zaman muhteşem bir duygu. Bu duyguyu şarkılarla hissettirebilmenin mutluluğu ise bambaşka. Sevgiye, şefkate ve empatiye her zaman çok büyük ihtiyaç var hayatta. Aşkı, sevgiyi anlatan şarkılar söylemeyi seviyorum.
İngiltere’deki “Centre of Excellence” eğitim merkezinde online olarak “Müzik Terapisi” eğitimi alıyorsunuz? Bu eğitiminiz size neler kattı?
O kadar çok şey kattı ki, başlarken bu denli etkileneceğimi düşünmemiştim ilgimi çeken bir konuydu her zaman. Ama tarihini, tekniklerini, iyi geldiği hastalıkları öğrendikçe, “müzik ruhun gıdası” sözü çok daha büyük bir anlam kazandı. İleride bu konuda çalışmak hatta ilk olarak yönetim kurulunda olduğum Kadın Kanserleri Derneği hastaları için bir terapi düzenlemek istiyorum inşallah en yakın zamanda.
Kızınız Aslı Gönül Açar Londra’da eğitimine devam ediyor. Pandemi sürecinde bir anne olarak endişeleriniz neler oldu?
Annelik demek zaten her daim endişelenmeyi de beraberinde getiriyor hele hele yavrunuz uzaktaysa. Tabi ki hep böyle güzel ayrılıklar olsun inşallah ama uzak olmak zor, pandemi sürecinde daha da zor. Aslı Gönül çok bilinçli, ne istediğini bilen ve kendine iyi bakan bir genç hanım oldu maşallah. Allah tüm evlatların şanslarını bahtlarını açık etsin. Seneye mezun oluyor üniversiteden zaman çok çabuk geçiyor hakikaten.
Evinizde satın almayıp sahiplendiğiniz bir kedi ve bir köpekle birlikte yaşıyorsunuz? Onların hikayelerini de dinleyelim mi sizden…
Loliş ve Kediş ile birlikte yaşıyoruz onlar ailemizin bir parçası. Loliş’i 2017 yılında barınaktan teyzem sayesinde sahiplendim. Yaklaşık 4 yıl oldu. Alper de ben de Aslı Gönül de hepimiz çok düşkünüz onlara. Aslı Gönül’e hemen hemen her gün fotoğraflarını yolluyoruz özlüyor onları. Aslında Kediş’i almaya hiç niyetimiz yoktu. Geçen sene çıktığımız bir yolculuk esnasında bizi buldu. Çok küçüktü başına bir şey gelir diye bırakamadık. Biraz büyüsün aşılarını yaptıralım sonra bırakalım doğal ortamına dedik. Çünkü Loliş ile anlaşamadılar ilk başta… Hatta adını bile koymadık Kediş diye seslendik hep, sonra kendini Loliş’e bile sevdirdi. Biz de bırakamadık ismi de Kediş olarak kaldı. Şimdi Loliş ve Kediş en yakın arkadaşlar. Onlarsız bir hayat eksik olurdu iyi ki varlar.
Kayahan gibi usta bir isimle 22 yıl süren yolculuğunuz sanatınıza ve size neler kattı?
Mekanı cennet olsun inşallah, nurlar içinde uyusun. Hiçbir zaman unutulmayacak çok büyük bir usta ve çok özel bir insandı Kayahan. Hayata bakışıyla, söylemleri ile, bestelediği kalplerde taht kurmuş olağanüstü şarkılarıyla, duruşuyla, sloganlarıyla hep kalplerde yaşayacak. Arkasında bu kadar güzel eserler bırakınca işte ölümsüz oluyor insan. Ailesi olarak onunla her zaman gurur duyuyoruz. Çok çalışkan, işine ve sevenlerine büyük saygısı olan bir insandı. Ben de onun gibi büyük bir usta ile müziğe başladığım için tabi ki çok şanslıyım. Ondan çok şey öğrendim.
Kayahan’ı vefatının ardından onun için her doğum gününde büyük bir organizasyon olarak “İyi ki doğdun Kayahan” konserleri yapıyorsunuz. Büyük ustaya vefa dolu bu konserler nasıl başlamıştı?
Çok sevgili arkadaşım Arzu Öztoprak ile ilkini gerçekleştirdik. Arzu ile ilk kez konuştuğumuzda çok güzel ve özel bir anma planladık ama ben ölüm yıldönümünde değil yaşanmışlığı anmak gerektiğini düşündüm ve birlikte yaş gününde anmanın çok daha güzel olacağına karar verdik ve gerçekten de çok özel bir anma oldu. Sonrasında ise ben her sene büyük emekler ile devam ettirdim. İnşallah Allah ömür verdiği müddetçe her sene en güzel şekilde anmaya devam edeceğiz.
TRT Müzik’te çok önemli isimleri ağırladığınız “İpek Yolu” programını hazırlayıp sunuyorsunuz. Nasıl gidiyor, programdaki güzel atmosferi nasıl anlatırsınız?
Harika gidiyor hakikaten çok severek yapıyorum. En önde ben gözüksem de programımızın gizli kahramanı sevgili eşim Alper, çok büyük emeği var. Yönetmenimiz Mustafa Gürsoy, TRT müzik ekibi, bizim ekibimiz, çalıştığımız herkesle bir aile gibi olduk ve öyle olunca senelerce gurur duyacağımız işler ortaya çıkıyor.
Hayatınızdaki en büyük mutluluk kaynağı nedir?
Tabi ki ailem ve sevdiklerim. Herkesin sağlıklı ve mutlu olması bundan daha büyük mutluluk kaynağı olabilir mi?
Yaşamınızdaki acıları ve mutlulukları genellikle nasıl dengelersiniz?
Hayat acısıyla, tatlısıyla, kayıpları ve kazançlarıyla bir bütün. Hiçbir kötü şey sonsuza kadar sürmüyor bunun bilincinde olup kötü zamanları mümkün olduğunca sağlığıma zarar vermeden atlatmaya çalışıyorum. Mutlu zamanları ise şükrederek tadını çıkararak yaşıyorum. Dilerim herkesin hayatında mutluluklar hüzünlerden kat be kat fazla olsun.
Müzik alanında ilerlemek isteyen gençlere tavsiyeleriniz neler?
Müzikle ilgilenmek ruhu da besleyen muhteşem bir şey ve her meslek dalında olduğu gibi çok büyük emek ve çalışmak, hep kendini geliştirmek gerekiyor ilerlemek için. Ben programlarımda sanatçı dostlarıma nasıl başladıklarını ve bulundukları yerlere nasıl geldiklerini mutlaka soruyorum. Çünkü öyle uzaktan gözüktüğü gibi toz pembe değil hiçbir şey biraz sabırlı olmak gerekiyor. Allah tüm gençlerin yolunu açık etsin.
Sarıyer deyince aklınıza hangi şarkı ve neler geliyor?
Sarıyer’in Ortasında türküsü geldi aklıma. Sarıyer İstanbul’un inci semtlerinden. Tüm Sarıyerlilere selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
