Salih Dinçel: “Işığınız insanlara ulaşıyorsa, yeteneğiniz yürüyecektir”

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çocukluğunda çiçeklerden yaptığı mikrofonlarla şarkılar söyleyen Salih Dinçel, zaman geçip büyüdükçe de kendisini müzik yaşamının içinde buldu. Çıktığı sanat yolculuğunda adından söz ettiren parçalara imza atan ve aynı zamanda şarkı sözü de yazan Dinçel’i müzikseverler 2017 yılında çıkardığı “İnan” şarkısıyla tanıdı.

Geçtiğimiz günlerde dinleyicilerinin karşısına “Gitti Diye” şarkısıyla çıkan sanatçı başarı basamaklarını çıkmaya da devam ediyor. Müziğe olan tutkusunu Sarıyer Gazetesi’ne anlatan Salih Dinçel; “Yetenek keşfedilmeyi bekleyen bir şey değildir. Önce kendiniz için yola çıkarsınız, ışığınızı saçarsınız ve saçılan ışık insanlara ulaşıyorsa ve bu süreklilik arz ediyorsa zannediyorum o gerçek yetenek yürüyüp devam edecektir. Genç müzisyenler her tarz müzik dinlesinler. Müziğin güzelliği burada, yolculuğu güzel, yolculuklarının tadını çıkarsınlar. Bir şeye inanan ve ona ulaşmak isteyen bir gün mutlaka ortak bir noktada buluşur” dedi.

Salih Dinçel kendisini nasıl anlatır?

1986 Ankara doğumluyum. Sivas’ta ve Yalova’da geçti büyüme çağlarım… Doğa bilimleriyle, güzel sanatlarla hep ilgiliydim. Dış çevreyi anlamakla ve yorumlamakla geçti, geçiyor hayatım. Meraklı, araştırmacı, sakin ve tutumlu biri olarak kendimi tanımlayabilirim.

Peki, hayat akıp giderken müziğe olan ilginiz yaşamınızda sizi gelip nasıl buldu?

Sivas’ta yaşarken çiçeklerden kendime yaptığım mikrofonlarla apartman boşluklarında şarkılar söylerdim. O zamanlar halk geceleri düzenlenirdi. Onlardan birinde bir cesaretle çıkıp şarkı söyleyince yerel bir televizyondan teklif gelmişti. 8 yaşındayken televizyona çıkmıştım Sivas’ın yerel aşıklarıyla. 12 yaşlarında ise babamın aldığı bir bağlama ile enstrüman çalma yolculuğum başladı. Üniversite 1.sınıfta gitar çalmaya başladıktan bir süre sonra ise sahne almaya da başladım. Konserler verdim, bahar şenliklerinde çıktım. Amatör bir albüm kaydı doldurdum. İşin özünde aslında bol bol farklı tarzda sanatçıları dinleyerek bir şeyler öğrenmeye ve anlamaya çalıştığımı söylemem daha uygun olur. Cranberries, Gipsy Kings, George Michael, Giorgos Dalaras, Gündoğarken, Fikret Kızılok, Ahmet Kaya, Feridun Kadir Ercan etkilendiğim sanatçıların başını çekiyor.

Kendinizi en iyi hangi tür müzikle ifade edebildiğinizi düşünüyorsunuz?

Alternatif folk müzik.

Sizi dinleyenler Salih Dinçel’i en çok hangi şarkıyla tanıyor?

İnan. 2017’de çıkardığım şarkı.

Sanat yaşamınızda başarılı olmak için neler yaptınız?

Başarı odaklı olmadım hiçbir zaman. Başarılı olup olmadığımı dinleyiciler takdir eder. Ben sadece bir şeyler bırakmak istiyorum bu dünyaya. Benim misyonum başarılı olmak değil, inandığım şeyleri yapmak.

Yeni parçanız “Gitti Diye” dinleyiciyle buluştu. Nasıl geri dönüşler aldınız?

Henüz tanıtımlar devam ediyor. Çok özel mesajlar aldım. Bir mesaj beni özellikle çok etkiledi. O da “Senden başka böyle şeyler yapan yok, neden herkesin yaptığı gibi güncel şeyler yapmıyorsun” mesajıydı. Orada anladım ki doğru yoldayım.

Peki, tekli çalışmalarınızın ardından gelecek yeni bir albüm hazırlıkları ya da farklı projeler var mı?

Cumhuriyetin 100.yılı için enstrümantal bir şeyler yapmak istiyorum. Ekim ayına yetişirse. Kayıtları ve düzenlemeleri Şuayip Yeltan’ın yapması kaydıyla tabi.

Peki, şu sıralar neler yapıyorsunuz? Hayat nasıl gidiyor?

Haliç Üniversitesi’nde İşletme ve Lojistik dersleri veriyorum. Gündüz mesaim öyle geçiyor. 25 Nisan’da da Beşiktaş IF Performans’ta bir lansman konserimiz olacak, buradan da çıkıp provaya gideceğim. Şu sıralar hayatım hızlı geçiyor.

Mutlu bir beraberliğe de adım attınız, hayırlı olsun. Bu mutluluğunuzu da birkaç cümleyle paylaşın isterseniz…

Çok teşekkür ederim. Darısı tüm bekarların başına. Tuğba bana kendimi özel hissettiriyor. Her durumumda yanımda oluyor. Düşüncelerimi rahatça paylaştığım can yoldaşım oldu. Kader birliği yaptığımızı düşünüyorum. Bundan sonra tüm çalışmalarımda onun mutlaka izinin olacağını şimdiden rahatlıkla söyleyebilirim.

Genç yetenekler için önerileriniz neler?

Her insanın ve müzisyenin farklı dinamikleri var. Ortaya karışık bir şeyler söyleyebilirim ama benim tek önerim beğensinler beğenmesinler ama her tarz müzik dinlesinler. Müziğin güzelliği burada, yolculuğu güzel, yolculuklarının tadını çıkarsınlar. Bir şeye inanan ve ona ulaşmak isteyen bir gün mutlaka ortak bir noktada buluşur.

Peki, gerçek bir yeteneğin keşfi sizce nasıl olmalıdır?

Yetenek keşfedilmeyi bekleyen bir şey değildir. Önce kendiniz için yola çıkarsınız, ışığınızı saçarsınız ve saçılan ışık insanlara ulaşıyorsa ve bu süreklilik arz ediyorsa zannediyorum o gerçek yetenek yürüyüp devam edecektir.

Kendinizde en sevdiğiniz ya da en sevmediğiniz yönler neler?

Çok zor bir soru. (gülüyor) Kendi ritüellerimi çok seviyorum. Sabah erken uyanmak, kahve yapmak, bilgisayarımı kucağıma almak, haberleri okumak, yazı yazmak… Rutinlerin verdiği güveni seviyorum. En sevmediğim bir yönüm yok, sanırım kendimi sevme derecemle ilgili. Tuğba sabırsızlığımın olumsuz bir yönüm olduğumu söyler ancak ona katılmıyorum (gülüyor)

Seslendirdiğiniz şarkılar genellikle sizi nasıl buluyor?

Külliyatımda 2 albüm ve 4 single şarkım var. Yaklaşık 30 şarkılık eserim var. 29’u benim bestem. Sözleri ya ustalardan alıyorum ya da ben yazıyorum. Son albümüm “Karacaoğlan” da buna dahil.

Bir şarkıyı yorumlarken nelere özen gösteriyorsunuz?

En başta hissederek söylemeye. Beraber çalıştığım Şuayip Yeltan özellikle şarkılarda gereksiz vurgu, nağme ve uzatmalar yapmamam konusunda beni sıklıkla uyarıyor. Bunlara dikkat ediyorum. Gürol Ağırbaş’la da bir şarkıda beraber çalışma şansı buldum. O bana şunu demişti “sen yorumcusun, alanında en iyi yapabileceğin şey bu ve bu şekilde devam et”. İyi bir yorumcu olarak Ahmet Kaya’yı örnek verebiliriz. Verdiği duygu özellikle vokal kalitesinin bir adım önündedir ustanın. Bu doğrultuda ilerliyorum.

Müzik yapmak sizin için nasıl bir tutku? Bu tutkuyu nasıl beslediniz ve başarıyı yakaladınız?

Yani yemek içmekten farksız. Bu tutkuyu anlatmak için maddi açıdan yaptığım tüm yatırımların müzik için olduğunu söyleyebilirim. Bir şeye inanıyorum ve o yolda ilerliyorum. Hep kendimden iyi müzisyenlerle çalışmaya gayret ediyorum. Önemli müzisyenlerle vakit geçiriyorum. Onların anılarıyla kendimi besliyorum. Bunların etkisi çok.

Sarıyer deyince aklınıza neler geliyor? Okurlarımıza bir mesajınız var mı?

Sarıyer deyince aslında ilk olarak aklıma bir film gelirdi hep. “Neşeli Günler”. Orada Münir Özkul ustanın Sarıyer’de bir turşucusu vardı. Hatta küçük oğlu Kocamustafapaşa’dan Sarıyer’e geldiğini söyleyince onca yolu nasıl geldiğini sormuştu. Çocukken Sarıyer’in İstanbul’un en uzak yeri olduğunu zannederdim bu sahneden dolayı. Şimdi ise İstanbul dokusunun bozulmadığı, samimiyetin kaybolmadığı huzurlu bir kent mekanı olarak aklıma geliyor Sarıyer. Bir dönem her hafta kahve içmeye geldiğim bana huzuru çağrıştıran semt. Okurlarınıza saygı ve sevgilerimi iletiyorum. Sağlıklı ve huzurlu bir hafta diliyorum. Sizlere de ilginiz için teşekkürlerimi iletiyorum.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.