Elvan Aslan: “Mahallemin sıkıntısı benim sıkıntımdır”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Muhtar Aslan, bizi güler yüzlü ve hayli samimi bir ortamda misafir etti. Kendisiyle Garipçe Kalesi’ni gezdik, mahallesindeki sorunları yerinde gördük. Aslan; “Muhtar seçildikten sonra ailem genişledi. Önceden evimin sıkıntısı benimdi. Şimdi bütün mahallenin sıkıntısı benim sıkıntım oluyor. Garipçe için özveriyle çalışıyorum. Onların huzuru benim de huzurum. Görevimi en iyi şekilde yapmak için gerçekten çok savaş veriyorum. Çünkü muhtarlık gerçekten gönüllülük işidir” dedi.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1969 yılında İstanbul’da doğdum. Çocukluğum Rumeli Feneri’nde geçti. Balıkçı bir ailenin kızıyım. Evlendikten sonra eşim de balıkçılık yapmaya karar verdiğinde Garipçe’ye taşındık. 27 senedir Garipçe’de yaşıyorum. Tesadüfen reklam oyunculuğuna başladım. Bundan önceki dönemde de muhtar adayı oldum ve 5 oyla kaybettim. Sonrasında Garipçe halkının beni tekrar desteklemesiyle adaylığımı koydum. Bu dönem muhtar seçildim ve 2 yılı geride bıraktık.

Garipçe’yi biraz tanıyalım… Nüfusu, sorunları ve beklentileri nelerdir?

Garipçe’de kadın ve erkek sayısı eşit olmak üzere toplam 392 nüfusa sahibiz. Mahallemiz dışında çalışanlar da var ama çoğunluğu hayatlarını balıkçılıkla idame ettiriyorlar. Burada bizim bir okulumuz vardı ama yıkıldı ve yerine park yapıldı. Yani şu anda en büyük eksiğimiz bir okulumuzun olmamasıdır. Mahallemizdeki ilkokul öğrencileri Rumeli Feneri’ne, ortaöğrenim de Sarıyer’e gidiyor. Bir diğer eksiğimiz ise balıkçılıkla geçinen bir köy olarak balıkçılarımızın teknelerini yanaştıracağı bir iskelesi ve kullanabileceği bir balıkçı barınağı yok. Ulaştırma Bakanlığı birçok proje çizdi ama Anıtlar Kurulu’ndan “Garipçe Kalesi’nin siluetini bozuyor” diye geri çevrildi. Fakat biz yılmadık ve muhtar seçildiğim günden bugüne konuyla ilgili sürekli irtibat halindeyiz. Daha sonra Anıtlar Kurulu’ndan geçti ama bu sefer de şöyle bir engel çıktı. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu’nun 5 yıl geçtikten sonra yenilenmesi gerekiyormuş. Şimdi o süreci takip ediyoruz. Burada balıkçı barınağı projesi gerçekleşirse köyün en büyük isteğini başarabilmiş olacağım. Köyümüzün eski bir lojmanı var. İnşallah o lojmanı tadilat yaptırıp köyümüzün kadınlarına ve çocuklarına halk eğitim hizmeti olarak açacağız. Bu konuda Sarıyer Belediyesi ile 2021-2022 dönemine yetişir diye konuştuk. Öte yandan denizde yaşanabilecek boğulma vakalarına karşı can kurtaran talebimizi de ilettik. Garipçe’deki tüm sorunlarımız için ilgili bakanlıklarla da irtibat halindeyim.

Baktığımızda Garipçe’nin kendine has ve çok güzel bir havası var. Hem yaşayanı hem de muhtarı olarak Garipçe’yi birkaç cümleyle nasıl anlatırsınız?

Garipçe için rahmetli gazeteci Savaş Ay buraya geldiğinde şu cümleyi kullanmıştı; “İstanbul’un dışında ama bir o kadar da içinde bir yer.” Bu cümle benim çok hoşuma gitmişti. Burası yazın gerçekten bir tatil köyü gibi oluyor. Evinizden çıkıyor, denize gidiyor, yüzüyor tekrar evinize geliyorsunuz. Bir yandan yeşili, bir yandan mavisi ile muhteşem bir yer…

Mahalledeki sorunlara yönelik nasıl bir iletişim ağınız var?

Zaten burası çok küçük bir yer olduğu için her şeyden anında haberdar oluyoruz. Bütün muhtar arkadaşlarımda olduğu gibi telefonumun 7/24 ulaşılabilirliği var. Muhtarlığa anons sistemi de yaptırdım. Bu sayede anonslarla uyarılarımızı da yapıyoruz. Köyümüzün kadınlarından ve gençlerden oluşan bir Whatsapp grubu kurdum. O gruptan da haberleşiyoruz. Facebook’ta Garipçe Muhtarlığı sayfamız var. Gelişmeleri o sayfadan da paylaşıyoruz.

Mahallenizde yaptığınız çalışmalardan sizi en çok ne mutlu ediyor?

Mahallemde en ufak olumlu bir şey olduğu zaman sanki kendim için bir şey yapmışım gibi mutlu oluyorum. Çünkü muhtarlık gerçekten gönüllülük işidir. Hiçbir çıkar gözetmiyor ve yetkili makamlardan bir şey isteyince de mahallen ve halkın için istiyorsun. Sağ olsun Sarıyer Belediye’miz ve İBB çok destek oluyor. Sadece bir telefon mesafesindeler. Taleplerimize anında cevap veriliyor. Önceden elektrik kesintisi sıkıntımız çok fazla oluyordu. Garipçe’de elektrik direkleri yenilendi. İnşallah hatlar da yer altından alınacak. En büyük sıkıntılarımızdan bir diğeri de su kesintisiydi. Sularımız çok sık kesiliyordu ve sıkıntılar yaşıyorduk. Muhtar seçildikten sonra bu konuyu düzeltebilmek için çok çaba harcadım. Mevcut hattımız seneler öncesinde yapılmış eski bir hattı ve borular yetersizdi. Garipçe ve Rumeli Feneri aynı hattı kullanıyoruz. Ben Tarım Bakanı’mızla konuştum. Rumeli Feneri Muhtarı Serkan Gerçek de İSKİ Daire Başkanlığı’na ulaştı. En sonunda İSKİ sağ olsun yeni bir hat döşedi ve susuzluk sorunumuz da ortadan kalktı.

Kadın eli değdiği zaman her şey çok güzel oluyor. Mahallenizde kadın muhtar olarak neler hedefliyorsunuz?

Kadınlar anaç olur. Dolayısıyla muhtar olunca da kendini bütün mahallenin annesiymiş gibi düşünüyorsun. Muhtar seçildikten sonra ailem genişledi. Önceden evimin sıkıntısı benim sıkıntımdı, şimdi bütün mahallenin sıkıntısı benim sıkıntın oluyor. Garipçe için özveriyle çalışıyorum. Onların huzuru benim de huzurum demektir. Beni muhtar seçtilerse birtakım sıkıntılarına çare olacağımı düşünerek seçtiler. Ben de görevimi en iyi şekilde yapmak için gerçekten çok savaş veriyorum. Ama tabi pandemi birçok şeyi engelledi. Ama inşallah o sıkıntıları da aşacağız. Pandemi de bitecek ve daha güzel günler bizi bekleyecek. Ama tabi burada bir muhtar olarak Sarıyer Belediyesi’nden ve İBB’den destek alıyorum. Öncelikle kadınlarımız için lojmanımızı yaptırıp, halk eğitim merkezi olarak faaliyet göstermesini sağlayacağız. Buna gerçekten çok ihtiyacımız var. Ayrıca İSKİ ile birlikte Garipçe’deki doğal kaynak sularımızı hayata geçirmek için çalışmalar yapıyoruz. Köprünün yapımından sonra ortadan kaybolan ve kaynağını değiştiren doğal kaynak suları var. Biz burada alışmışız çeşmelerimizden doğal içme suyumuzun akıyordu. Mis gibi yani plastik şişeden içmektense doğadan gelen suyu içmeyi tercih ederiz.

Pandemi başladığından bu yana mahallenizde vaka yok denilecek kadar azdı. Peki, şimdilerde nasıl?

Gerçekten buranın insanı o kadar duyarlı davandı ki… Yaşlılarımız ihtiyaç olmadığı zaman kesinlikle evden çıkmadılar. O konuda çok duyarlı davrandıkları için tebrik ediyorum. Ama koronavirüs işte bir şekilde geliyor. Kimi zaman birkaç evde birden vaka oluyor. Sonra onlar düzeliyor sıfır vaka oluyoruz. Şimdi 2 evde vaka var. Onlar da düzelince inşallah bir daha olmaz… Muhtarlık olarak sisteme düşen vakaları kurallara uyup uymadıkları yönünde takip altındayız. Her gün tek tek arıyoruz. Vefa Destek Gurubu’muzla beraber “Siz evden sakın çıkmayın ihtiyaçlarınızı biz karşılarız” diyoruz.

Garipçe Kalesi’nde son durum nedir?

Maalesef Garipçe Kalesi’nin taşları düşüyor. Hava şartlarından dolayı oluşan tahribatın fotoğraflarını çekip İstanbul Valiliği’mize yolladım. Hemen ilgilendiler. İstanbul Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek ile sorunlarımızı konuştuk. Kendisi bütün kadın muhtarların yanında olduğunu ifade etti. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan aradılar, sorunlarımızı konuştuk. Kalede incelemeler yapıldı. Raporlar hazırlanacak. Kale en çok da araç ve insan trafiğinden deformasyona uğruyor. Muhtar seçildiğimden bu yana yapılan yeni kapılar ve takılan kilitlerle kaleyi korumaya çalışıyoruz. Ama bu kez araçla giremeseler de tellerden atlayıp yine yaya olarak giriyorlar. Garipçe Kalesi çok güzel ve değerli bir yerdir. Ama maalesef ülkemizde tarihi eserlerin çok olmasından mıdır bu duyarsızlık. Bu çok acı bir şey… Değerlerimize sahip çıkamıyoruz!

8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla gazetemiz okurlarımıza bir mesajınız var mı?

“Bir kadın değişir dünya değişir” demişler. Kadınlar kendilerini geliştirecek ve yetiştirecek ki daha sonra çocuklarını yetiştirebilsin. O yetiştirdiği çocuklar da o kadınlara şiddet uygulamayacak. Bu sadece bizim ülkemizin değil bütün dünya kadınlarının sorunudur. Kadınlar, erkekler tarafından zulme ve şiddete uğruyor. Psikolojik baskı ve kıskançlık da şiddettir. Lütfen, kadınlarımız kendilerini geliştirsinler. Okusunlar. Garipçe’de bizim bir Hanife teyzemiz vardı. Ben tanıdığımda çok yaşlıydı. Yerde bir kağıt parçası görse alır okurdu ve o okuduklarıyla kendini geliştirmişti. Köyde doğan çocukların doğum tarihlerini ve saatlerini ezbere bilirdi. Gelişim sadece okumakla da değildir. Ben üniversite okumadım. Üniversite, insanları meslek sahibi yapar. Önceleri bunun çok eksiliğini çekiyordum. Çocuklarımla beraber okuyayım istedim. Oyunculuk başladı ve sonra muhtar da oldum. Ama çok okudum. Hala başucu kitaplarım da vardır ve okurum. Okuyup kendilerini geliştirsinler ki kadın değişirse her şey değişir…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.