Ulaş Nikbay

Kendimden Biliyorum

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kendimden biliyorum. Sadece kendisinde yer kaplayan, bu yerleşiminden dışarı çıkıp kendisinden uzaklaşması da mümkün olmayan insan! Böyle söyleyince ne kadar da çaresiz geliyor kulağa. İşte o insan, kendisiyle olan kavgasını kendisinde ve kendisiyle birlikte verir! Kırmamak ve kırılmamak için de bu gürültülü savaş meydanlarının yakınından geçmemem gerektiğini kendimden biliyorum. Çok sayıda kişiye danışmak için seyirci jokerini kolay sorularda, tek bir kişiden yardım almak için telefon jokerini ise zor sorularda kullanmalı insan. Oysa doğru bilgiye ulaşmada yardım alınacak kişilerin sayısından çok niteliği önemlidir. Yokluktan yok olandan, öncesinde olmayan olarak bahsediyorsak; boşluktan boş olandan, öncesinde olup yokluğa kendini boşaltandan bahsediyoruz demektir. Yokluk bir imbiktir, varlığı boşluğa damıtan. Ben bütün bunları kendimden biliyorum.

Kendimden biliyorum. Bir işi her gün yapıyorsan, o işin uzmanısın demektir. İşçileri demiri yanlış bağladığından betonu patlamış bir patronun eli belinde; bugün bütün yevmiyeleriniz butlan! Bugün sokağa uğramadı; bizim eski çöpçü emekli oldu galiba! Belki de emeklilikte yaşa takılıyordu. Engeli aştı gitti kendi sokağına.  Yürüyen bir yayın göbeğinden fışkıran oklar ile tavuk derisini parçalayan kuşlar arasında bir bağlantı kurabilecek yeterli sezgiye sahip olmadığım için değil, kalem kutumda karanlık yazan kalemimi bulamadığım için yazmaktan vazgeçtiğimdir. Bazen anlatmak için kendimizi fazlasıyla zorladığımızı düşünüyorum. Hiçbir şey biz onları iyi anlattığımız için oluyor olmadığı gibi, kötü anlattığımız için de olmuyor değil. Hatta en ufak bir katkımız bile olduğunu sanmıyorum. Bu kanıya kendimden varıyorum, çünkü kendimden biliyorum.

Gül ve ateş aynıdır. Kendimden biliyorum. Bana iki tip insan iyi gelmiyor; herkese gül atan ve herkese ateş eden! Seçici olmayan insanın elinde, gül ve ateş aynıdır. Bireye dair ustaca analizler yapan bir düşünür, toplum hakkında konuşmaya başlayınca bocalıyor. Topluma dair söyledikleri bugün doğru, yarın yanlış, öbür gün hem doğru hem yanlış; aslında tıpkı birey hakkında söylediklerinde olduğu gibi. Yine de söylem, alanı genişledikçe anlamsızlaşıyor. Duygu ve düşünce dünyanızda her şey bir altın saat gibi tıkır işliyorken, plastik kordonlu bozuk bir saat gibi hep bir köşede bekliyorum. Makro teorilerinize ne zaman bir minör hata gerekse, saati yanlış göstermek ya da durmak gibi bir işlevle emir ve görüşlerinize hazırım komutanım!

Sen git; asırları yıllara böl, yılları aylara, ayları günlere, günleri saatlere, saatleri dakikalara, dakikaları saniyelere böl. Ondan sonra da; yetişemedim, geciktim. (Tekraren zamanın neliği üzerine; bir kazanda kaynıyor annemin aşuresi! Mesela bunu kesinlikle kendimden biliyorum. Çünkü bu acayip öznel, bu aşırı kişisel…) Sözün bittiği yerde ne başlar? Bu ciddi soruna; “nişan” der güler geçer biri! Kahkahalar incitir! Dil yetkinliği, kişiyi kendine yaklaştırırken başkalarından uzaklaştırır. Biliyorum bunu da kendimden.

Şuna bakın zamanı nasıl düşünüyor deli, zaman algısına bakın şunun hele! Bir insanı aşağılamak için seçilen en aşağılık yoldur bu. Otlar ve böcekler için, burada imlediğim her şey için zaman gelip geçen bir şey değildir. İnsan abaküsünden başka, geçmişten geleceğe geniş konuştuğumuz zaman var mı ki? Ben bu ayakların üstüne basıp geçtim. Bir hekim dedi ki bakmasana içine bu kadar, orada iç organlarından başka görebileceğin hiçbir şey yok! Oysa “ılgıt kan gidiyor”du “loy” ve son verecektik akyuvarların iktidarına! Tam ortasında olduğum bir benlik sohbetiydi bu, öyle olduğunu kendimden biliyorum.

“Ben” dediğimi; yani konuşmadan mükellef olmayanı, kayda geçireni, tekraren sökmekten de benzer bir durumda aynı yerden yeşerdiğimi görmekten de sıkıldım. Verimli bir yaşam alanı oluşturmayı çok iyi bilen, ayrık otlarında gezen bir bukalemun olma olasılığım hiç de az değil! Düşünebiliyor musun? Düşünme, hastalandın ve işte iyileştin! Söz oyunlarına geldi mi orada bir durup temkinli olmak gerekir. Mesela düşünce, düşünceli bir şeydir. Bak yine güzel dediniz bayım; iyi deyişlerinizden kendi adınıza, size cevaben iyi deyişlerden ise onlar adına utandınız. Her şekilde utandınız düşünceye olan düşkünlüğünüzden ama düşünmeden de kendinizden bilemezsiniz, belki kendinizi de bilemezsiniz. Bilmek ise her zaman iyi bir şey değildir! Peki bunu nereden biliyorsunuz bayım? Şey, elbette kendimden!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.