Ayşen İnci: “Çocukluğumdan beri oyuncu olmayı istemiştim”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sanatçı Ayşen İnci, uzun yıllar ekranda olan fantastik türdeki televizyon dizisi Sihirli Annem’de hayat verdiği “Periliçe” rolüyle hafızalarımızda yerini almıştı. Bu yıl sanat hayatının 49. yılını dolduran başarılı tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu İnci, senaryosunu ve yapımcılığını Fatih Zaman’ın üstlendiği, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı destekli “Bana Maviyi Anlat” filmiyle Hindistan’da düzenlenen Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Yardımcı Kadın Ödülü’ne layık görüldü.

Kaleme aldığı masal ve öykü kitaplarıyla yazarlığa da keyifli bir adım atan İnci başarısını; “İşimi çok sevmeme ve sürekli çalışarak, üreterek yaşamayı bir yaşam felsefesi haline getirmeme borçluyum. Tek başına yeteneğin yeterli olmayacağını, bunun disiplin ve çalışmayla beslenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çok iyi bir okur olmak zamanla yazar olmaya evrildi… Yazmak insana büyük özgürlük sağlayan bir alan, tüm dünyalar sizin kaleminizde hayat buluyor” sözleriyle anlattı.

Merhaba, nasılsınız? Hayat nasıl gidiyor?

Maalesef yaşanan savaşlar, ekonomik zorluklar yüzünden hayatın çok da keyifli olduğunu söyleyemeyeceğim…

Şu sıralar neler yapıyorsunuz?

“Beklenmeyen Misafir” adlı bir tiyatro oyununun yönetmenliğini yeni bitirdim. Oyunculuk eğitimlerim devam ediyor. “Periliçe’den Masallar” adlı YouTube kanalımda da masallar anlatıyorum.

Ayşen İnci, bir oyuncu olarak kendisini nasıl anlatır? Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz?

Çok disiplinli ve çalışkan bir oyuncu olduğumu söyleyebilirim. Çocukluğumdan beri oyuncu olmayı istemiştim. Konservatuar sınavlarını kazanmam ve ardından Devlet Tiyatrosu oyuncusu olmamla profesyonel olarak bu yolda ilerledim.

2003 yılından günümüze kadar geldiğimizde hemen hemen her yıl aralıksız bir dizi ya da filmde, çoğu başrol olmak üzere sizi izlemişiz. Bu temponuzu ve üretkenliğinizi neye borçlusunuz?

İşimi çok sevmeme ve sürekli çalışarak, üreterek yaşamayı bir yaşam felsefesi haline getirmeme borçluyum. Beden ve kafa sağlığım elverdiği sürece de çalışmayı düşünüyorum.

Peki, tam da bu noktada sizce bir oyuncunun olmazsa olmaz özelliği ne olmalıdır? Sizi yeteneğiniz mi yoksa çabanız mı besledi?

Tek başına yeteneğin yeterli olmayacağını, bunun disiplin ve çalışmayla beslenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Sanat yaşamınızdaki dönüm noktası ne olmuştur?

Elbette konservatuar sınavlarını kazanmam ve Devlet Tiyatrosu’nda oyuncu olarak yer almam olmuştur. Ankara’dan İstanbul’a taşınmam da bana dizi ve sinema dünyasının kapılarını araladı.

Rol alarak hayat verdiğiniz dizi ve sinema filmlerinde sizi en çok etkileyenler hangileri oldu?

Sihirli Annem, Kara Sevda, Yaralı Kuşlar, Şahsiyet, Türkan Hanımın Konağı. “Bana Bir Aşk Şarkısı Söyle” adlı Türk-İran ortak yapımı filmdeki rolümü çok sevmiştim. Geçtiğimiz yıl çektiğim “Bana Maviyi Anlat” filmindeki rolümle de Hindistan’daki festivalde “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” seçildim.

Sizce oyuncu bir rolü sadece “oynamak” değil de gerçekten “hayat verebilmek” için neler yapmalıdır?

O rolü çok derinlemesine incelemek gerekir. Karakter analizi yapmadan, yani sosyal çevresi, eğitimi, maddi durumu, psikolojisi incelenmeden, rolle ilgili gözlem yapmadan bir role hayat verilemez ve inandırıcı olamaz.

Oyunculuk üzerine birçok söyleşide sanatseverlerle bir araya geliyorsunuz. Peki, size en çok sorulan soru ne oluyor?

“Oyuncu olmak için ne yapmak gerekir, ben de oyuncu olmak istiyorum. Bana yardım eder misiniz?” en sık karşılaştığım soru…

Sizce bir oyuncu açısından izleyicileri güldürmek mi yoksa hüzünlendirmek mi daha kolaydır?

Güldürmek daha zordur. Çünkü komedide dozu ayarlamak önemli ve zordur.

Ülkemizde sanata ve sanatçılara hak ettiği değer sizce veriliyor mu?

Tam olarak verildiğini düşünmüyorum. En azından futbola verilen değerin yarısı bile verilse çok daha farklı olurdu diye düşünüyorum.

Peki, günümüzün ekonomik koşullarının ilgi duyduğunuz sanat dallarına yönelmemizi olumsuz etkilediği söylenebilir mi?

Etkiledi elbette. Maalesef geçim şartları yüzünden ilk feda edilen sanat etkinlikleri oluyor.

Okuyanların çok yaratıcı bir formatta olduğunu ifade ettiği bir öykü kitabı da yazdınız. Yaşamınızdaki bu yolculuğunuz nasıl başladı?

Çok iyi bir okur olmak zamanla yazar olmaya evrildi. Yazmak insana büyük özgürlük sağlayan bir alan… Oyuncu olarak başkalarının yazdığı metinleri ezberleyip söylemekle yükümlüyken, yazarken tüm duygular, karakterler, tüm dünyalar sizin kaleminizde hayat buluyor.

Çocuk edebiyatına renk katan kitaplarınızın çıkış noktası ne oldu?

Sihirli Annem dizisindeki “Periliçe” rolü bana çok büyük bir çocuk hayran kitlesi kazandırınca, onların sevgisi beni çocuk kitabı yazmaya yöneltti. Adından tiyatro oyunları, senaryolar, hikaye kitabı geldi.

Yazma tutkunuzu genellikle neler besliyor?

Çok okumak, dinlemek ve gözlem yapmak besliyor.

Efsane dizi Sihirli Annem’de, Periliçe rolüne hayat vermiştiniz. Bir röportajınızda rol saçma geldiği için önce kabul etmek istemediğinizi, sonrasında ise çocukların gönlüne taht kurduğunuzu anlatmışsınız. O yılları yeniden sizin ağzınızdan dinleyelim mi?

Evet, önce kabul etmekte tereddüt ettim, kimse izlemez diye düşündüm ama yanıldığımı çok çabuk anladım ve hep çok büyük bir zevkle çalıştım. Bu kadar yıl sonra bile “Periliçe” diye yanıma gelmeleri beni çok mutlu ediyor. Bu rol dizi hayatımda da bir dönüm noktasıdır.

Yakında sürpriz projeleriniz var mı?

İki film çalışmam olacak.

Sarıyer deyince aklınıza neler geliyor? Gazetemiz aracılığıyla okurlarımıza bir mesajınız var mı?

Sarıyer çok sevdiğim, gezmekten çok zevk aldığım bir yer. Değerli okurlarınıza da bu güzel beldede keyifle, huzurla yaşamaları dileğiyle sevgilerimi, selamlarımı yolluyorum.

 

Röportaj: Rukiye Ay

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.